7 Aralık 2009 Pazartesi
RUMELİ HİSARI MÜZESİ
Telefon:0212 263 53 05
Fax: 0212 265 04 10
İlçe: Rumelihisarı
Adres: Yahya Kemal Caddesi No:42 Rumelihisarı, Sarıyer İstanbul
Sarıyer ilçesi sınırları içinde ve bulunduğu mevkiye adını veren hisar, otuz dönümlük (30.000 m²) bir alanı kapsamaktadır. Anadolhisarı`nın karşısında İstanbul Boğazı`nın en dar (850 m.) ve akıntılı kısmında inşa edilmiş muhteşem bir anıt-eserdir. Bölgenin ve civarın antik devirde "Hermaion" adıyla anıldığı bilinmekte ise de, tarihçi Dukas bundan söz etmemekte ve hisar yeri olarak "Sostenion" un (İstinye) aşağısında, Fonea adıyla bilinen bir dağın yamacını göstermektedir. Rumelihisarı`nın adı: Fatih vakfiyelerinde Kulle-i Cedide; Neşri tarihinde Yenice-Hisar; Kemalpaşazade, Aşıkpaşazade ve Nişancı tarihlerinde Boğazkesen Hisarı olarak geçmektedir. Bu adı Dukas karıştırarak Kefalokoptis biçiminde kullanmışsa da, ondan başka hiç kimse bu adı kullanmamıştır.
Büyük Zağanos Kulesi ile Küçük Zağanos Paşa Kulesi`nde yer alan iki kitabeye göre hisar, takriben dört ay gibi kısa bir sürede yapılmıştır. Süleymaniye Kütüphanesi`ndeki "Şerh-i Tecriyd-i Ataik" adlı eserde ise eserin 139 günde bitirildiği kaydı vardır.
Yapımda kullanılan keresteler İzmit ve Karadeniz Ereğlisi`nden; taşlar Anadolu`nun değişik yerlerinden ve spoliler (devşirme parça taş) çevredeki harap Bizans yapılarından elde edilmiştir.
Bazı tarihlerde yapımında 1000 usta, 2000 amele ve çok sayıda nakliyeci biçiminde yuvarlak rakamlar geçmekte ise de, Mimar E.H. Ayverdi yüzeysel hesapla bunu 300 usta, 700-800 amele ve 200 arabacı, kayıkçı, nakliyeci vd. taife olarak yazmaktadır.
60.000 m² alanı kapsayan anıtın kargir hacmi yaklaşık 57.700 m³ tür. Dağ Kapısı, Dizdar Kapısı, Hisarpeçe Kapısı ve Sel Kapısı olmak üzere dört esas ve Mezarlık Kapısı adında bir tali kapısı vardır.
Saruca Paşa, Halil Paşa ve Zağanos Paşa adlarında üç büyük ve küçük Zağanos Paşa adında bir ufak toplam dört kulesi; 13 adet irili ufaklı burcu bulunmaktadır. Biri tıkalı iki su mecrası, ikisi kaybolmuş üç çeşmesi vardır. Camiden günümüze yalnızca yıkık minaresi kalmıştır.
Yapı, 1509 depreminde büyük zarar görmüş ancak hemen onarılmıştır. III. Selim (1789-1807) Döneminde de bir onarım gördüğü bilinmektedir. Ancak esaslı onarım, 1953 yılında devrin cumhurbaşkanı Celal Bayar`ın talimatları ile üç Türk bayan mimar Cahide Tamer, Selma Emler ve Mualla Anhegger-Eyüboğlu`nun yaptığı restorasyonla gerçekleşmiştir.
Müzede açık teşhir yapılmaktadır, ancak sergi salonu ve depo bulunmamaktadır. Toplar, gülleler ve Haliç`i kapattığı söylenen zincirin bir parçasından oluşan eserler, bahçede teşhir edilmektedir.
Ziyaret Gün ve Saatleri: Çarşamba dışında 09.30-16.30 saatlerinde ziyarete açıktır.
Giriş Ücreti: 2 YTL.
MİNİATÜRK (Minyatür Türkiye Parkı)
Telefon:0212 222 28 82
Fax: 0212 222 21 06
E-mail: info@miniaturk.com.tr
Web: www.miniaturk.com.tr
İlçe: Eyüp
Adres: İmrahor Caddesi, Sütlüce İstanbul
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş.`nin hazırladığı Miniaturk`te Türkiye`nin dört bir yanından seçilen tarih, kültür ve sanat eserlerinin minyatürleri bulunuyor. Antik Çağ`dan Bizans`a, Selçuklu`dan Osmanlı`ya 3000 yıllık tarih ve kültür miraslarımız Haliç kıyısına taşındı. Kendi içinde kapalı "masalsı" bir ortam yaratmayı hedefleyen Miniaturk, Anadolu, İstanbul ve eski Osmanlı coğrafyasından eserlerin oluşturduğu üç ana bölümden oluşuyor.
Miniaturk projesi, Haliç’i arıtmak ve çevresini eski görkemine kavuşturmak için İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından sürdürülen dönüşüm projesinin de önemli bir parçasını oluşturmaktadır.
Maketi yapılan 1/25 ölçekteki eser ve nesneler arasında ise; Alman Çeşmesi, Anadolu Hisarı, Aspendos, Aya İrini, Anıtkabir, Ayasofya, Bursa Ulu Camii, Çanakkale Şehitleri Anıtı, Divriği Ulu Cami, Efes Celsus Kütüphanesi, İzmir Saat Kulesi, Meryem Ana Kilisesi, Mostar Köprüsü, Pamukkale, Peribacaları, Safranbolu evleri.... gibi 105 eser bulunuyor. Bu eserlerin bir kısmının yapımı halen devam etmekte. Eser seçim çalışmaları Prof. Dr. İlber Ortaylı ve Doç Dr. Haluk Dursun`un danışmanlıkları ile bir seçici kurul tarafından yapıldı. Anadolu ve çevresinde çeşitli dönemlerden kalma yüzlerce eser arasından titizlikle yapılan seçimler sonucu Miniaturk`te ilk etapta yer alacak eserler belirlendi.
Kuşbakışı izlemeniz için seyir terasları da yer alıyor. Alanda, ilki her bir maketi yakından inceleme olanağı sağlayan yürüyüş aksı, ikincisi ise özellikle çocukların ilgisini canlı tutmayı hedefleyen ve daha hızlı bir tur olanağı sağlayan tren yolu var. Yapay bir gölün üzerinde yer alan 42 metre uzunluğundaki Boğaz Köprüsü üzerinde yürüyebiliyor, Kız Kulesi, Osmanlı Kadırgası ve deniz araçlarını kuşbakışı izleyebiliyorsunuz. Geziler esnasında size, Fahir Atakoğlu`nun müzikleri eşlik ediyor. Seyir terasının yanında yer alan restoran ve kafeterya ise yorulanlar ve Miniaturk`un tadını çıkartmak isteyenler için düşünülmüş. Haliç ve Miniaturk manzaralı restoranda Türk ve dünya mutfaklarından yemekler bulunuyor. Kafeteryada ise fast food türü yiyecekler servis ediliyor.
Tarih Bu Yaz da Miniaturk’te Canlanmaya Devam Edecek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş ‘İstanbul Mehter’ konserleriyle her cumartesi Miniaturk’te ziyaretçilere tarihin görkemli atmosferini yaşatacak.
Dünyanın en eski bandosu olarak kabul edilen, Mehter; 19 Mayıs 2007 tarihinden itibaren her cumartesi saat: 17:00 ve 18:00 de yarımşar saat canlı müzik keyfini ziyaretçilere tattıracak.
Anadolu ve çevresindeki, tarih ve kültür mirası eserlerin maketlerinden oluşan Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş’ye bağlı bir Türkiye Parkı olan Miniaturk, geleneksel kültürümüzü günümüzde de yaşatmak için, her hafta Mehter Konserleri ile ziyaretçilerine renkli dakikalar yaşatmayı hedefliyor.
Ziyaret Gün ve Saatleri:
Yaz Döneminde; hafta içi 09.00-19.00, hafta sonu ise 09:00-21:00 saatleri arasında, Kış Döneminde; hafta içi ve hafta sonu 09.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.
Bilet Fiyatları:
Tam: 5 TL. Öğrenci: 3 TL. Tam Grup: 4 TL. Okul Grubu: 2 TL. Yabancılar: 10 TL.
Toplu Taşıma Araçları ile Ulaşım:
54 HT [Hasköy / Taksim] Taksim`den, Belediye Otobüsü, 54 HŞ [Hasköy / Şişli] Mecidiyeköy ve Şişli`den, Belediye Otobüsü
47, 47 Ç, 47 E Eminönü`nden, Belediye Otobüsleri, 41 ST [Seyrantepe / Topkapı] Topkapı`dan, Belediye Otobüsü, Ayrıca Seyrantepe / Topkapı minibüsleri
KİLİM MÜZESİ
Telefon:0212 518 13 30
Fax: 0212 527 58 51
İlçe: Eminönü
Adres: Sultanahmet Camisi Avlusu, Eminönü İstanbul
Kilim ve Düz Dokuma Yaygılar Müzesi’nde vakıf camilerinden seçilmiş kilim, cicim ve zili dokumalardan 67’si buradaki üç ayrı salonda sergilenmiştir. Müzede toplam 857 adet müzelik ve etütlük eser bulunmaktadır. Müzede sergilenen kilimlerde ortak desen ve dokuma özelliklerini yansıtan örnekler bir araya getirilmiştir. Türkmen ve Yörükler tarafından dokunmuş kilimler, Osmanlı saray kilimleri halk sanatının ortaya koyduğu eserleri yansıtmaktadır. Geometrik desenli kilimlerin yanı sıra çiçekli, bezemeli Osmanlı saray ve çadır kilimleri de yine burada sergilenmiştir.
Müzenin açılışından bir süre sonra buradaki eserlerin aşırı rutubetten zarar gördüğü anlaşılmış, müze kapatılarak içerisindeki eserler toplanmış ve halı müzesinde koruma altına alınmıştır. Burada rutubeti önleyici tedbirler ve gerekli onarımlar yapıldıktan sonra müze yeniden açılacaktır.
Ziyaret Gün ve Saatleri: Restorasyon çalışmaları nedeniyle ziyarete kapalıdır.
TOPKAPI SARAYI MÜZESİ
Telefon:0212 512 04 80
Fax: 0212 528 59 91
İlçe: Sultanahmet
Adres: Sultanahmet Meydanı, Sultanahmet Eminönü İstanbul
Topkapı Sarayı’nın yapımına hangi yılda başlandığı tam olarak bilinmemekle birlikte, 1460’lı yılların içerisinde olduğuna dair birçok kaynak vardır. Topkapı Sarayı belirli bir plana göre bir kerede inşa edilmiş ve bitirilmiş bir yapı değildir. Canlı bir organizma gibi sürekli büyümüş ve değişmiştir. Bu değişim; ya ihtiyaçtan ötürü yeni binaların eklenmesi ile ya da yangın ve diğer nedenlerle tahrip olan eskilerin yerine yeni binaların yapılması biçiminde olmuştur. Hatta Dolmabahçe Sarayı’nı yaptırarak Topkapı Sarayı’nı tamamen terkeden Sultan Abdülmecid zamanında bile Mecidiye Köşkü yaptırılmıştır.
Sarayda padişahların ikameti için yapılmış köşklerle Harem dairesi dışında, sarayı muhafaza eden askerler için koğuşlar, saray sakinleri çok büyük bir mutfak, saray çalışanlarının barınacağı yatakhaneler, Divan toplantılarının yapıldığı Kubbealtı, Hz. Peygamber ve Halifelere ait eşyaların saklandığı Hırka-i Saadet Dairesi, Gülhane Hastenesi, Sultan III. Ahmed Kütüphanesi, Enderun Mektebi, Hazine Dairesi, padişahın atları için bir ahır, bir dönem silah deposu olarak da kullanılan Aya İrini Kilisesi gibi bir çok yapı yer alır.
Topkapı Sarayı 19. yy’ın ortalarına doğru terkedilmiş ve devletin merkezi olma işlevini yitirmiştir. Bundan sonra bakımsızlıktan ötürü tahrip olmaya başlamış ve hatta 1870 yılında dış bahçesinden demiryolu bile geçirilmiştir. Saray 1924 yılında müzeye dönüştürülmüştür.
Günümüzde Hazine Dairesi binasında saray koleksiyonuna ait silahlar sergilenmektedir. Bu silahlar 7.-20. yüzyıllar arasına aittir. Sarayın Hasahır’ında ise saraya ait at koşum takımları ve saltanat arabaları sergilenmektedir. Sarayda kullanılan seramik, porselen, cam ve metal mutfak eşyaları sarayın mutfaklarında ziyaretçilere açıktır. Hırka-i Saadet dairesinde Kutsal Emanetler olarak bilinen Peygamber ile bazı Halifelere ait eşyalar bulunmaktadır. Fatih Köşkü’nde ise Osmanlı hazinesi teşhir edilmektedir. Sergilenen parçalar arasında Kaşıkçı Elması, Topkapı Hançeri ve 4 taht en önemlileridir.
Padişahlara ait günlük ve tören elbiseleri de Seferli Koğuşu’nda ziyarete açılmıştır. Ayrıca Harem ile padişahlara ait köşkler de müzenin görülmesi gereken diğer kısımlarıdır.
Ziyaret Gün ve Saatleri:Salı günleri hariç her gün 09.00-19.00 saatleri arasında ziyarete açıktır.
Giriş Ücreti: Tam: 20 TL 17 Yaş ve Altı Ücretsizdir.
Topkapı Sarayı Harem: Tam: 10 YTL.
YILDIZ SARAYI - ŞALE
Telefon:0212 259 89 77
Fax: 0212 259 88 26
İlçe: Beşiktaş
Adres: Yıldız, Beşiktaş
Beşiktaş, Ortaköy ve Balmumcu arasında, Boğaziçi’ne egemen bir konumda 500.000 m2’lik bir alanı kaplayan Yıldız, yerleşim tarihi Bizans dönemine dek inen bir koruluktur. İstanbul’un Türklerin eline geçmesinden sonra “Kazancıoğlu Bahçesi” adıyla anılan bu koruluk, büyük bir olasılıkla Sultan I. Ahmed Dönemi’nde (1603-1617) padişahın “Has Bahçe”leri arasına katılmıştır.
Sultan IV. Murad ve III. Selim dönemlerinde de ilgi gören bu çevre; III. Selim’in, annesi Mihrişah Valide Sultan için “Yıldız” adıyla yaptırdığı bir köşkten dolayı bu ad ile anılmaya başlanmıştır.
Sultan III. Mahmud (1808-1839), Sultan Abdülmecid (1839-1861) ve Sultan Abdülaziz (1861-1876) dönemlerinde eklenen köşk ve kasırlarla gelişen buradaki yapılar topluluğu; Sultan Abdülhamid Dönemi’nde (1876-1909) yapılan binalarla Yıldız Sarayı adını alarak, İmparatorluğun bugün yerinde İstanbul Üniversitesi’nin bulunduğu Eski Saray, Topkapı Sarayı ve Dolmabahçe Sarayı’ndan sonra dördüncü yönetim merkezi haline gelmiştir.
Yıldız Sarayı’nın bir parçası olan ve adını Fransızca “dağ evi” anlamına gelen “chalet” sözcüğünden alan Şale Köşkü, 19. yüzyıl Osmanlı mimarlığının en ilgi çekici yapılarından biridir. Yüksek duvarlarla çevrili bir bahçe içinde ve farklı tarihlerde yapılan birbirine bitişik üç ana yapıdan oluşan köşkün birinci bölümünün 1880’de, Sarkis Balyan’ın yaptığı ikinci bölümünün 1889’da Merasim Köşkü adıyla tanınan ve D’Aranco’nun yaptığı üçüncü bölümünse 1898 yıllarında tamamlandığı bilinmektedir. Son iki bölüm, Alman İmparatoru II. Wilhelm’in İstanbul’a gelişlerinde konaklaması için yapılmıştır ve bu özelliğiyle Şale, Yıldız Sarayı yapılar grubu içinde bir “devlet konukevi” niteliği taşımaktadır.
Köşk, bodrumuyla birlikte üç katlı, ahşap ve kâgir olarak yapılmıştır. Osmanlı konut geleneğine uygun olarak Harem ve Selamlık gibi de kullanılabilecek bölümlerden oluşan, dış dünyaya yedi kapıyla ve ahşap pancurlu pencerelerle açılan Şale’nin katları arasındaki bağlantıyı biri mermer, ikisi ahşap zarif merdivenler sağlamaktadır. Koridorlar üzerinde düzenlenmiş, altmış oda ve dört salonuyla bir köşk boyutlarını aşan yapının görkemli mekânlarını Barok, Rokoko ve İslâm etkilerini yansıtan kalem işleri, geometrik bezemeler ve manzaralı panolar süslemektedir.
Zemini duvardan duvara yaklaşık 406 m2’lik tek parça Hereke halısıyla kaplı, tavanı altın yaldız panolarla süslenmiş, duvarlarında büyük boy aynalar bulunan görkemli Tören Salonu, sedef kakma kapılı süslemelerinde belirgin biçimde doğu etkileri görülen Sedefli Salon, tavanlarındaki manzara resimleriyle ünlü Sarı Salon, çeşitli Avrupa ülkelerinden gelen değerli döşeme eşyası, zarif çini sobaları, vazoları, görkemli ve oymalı yatak takımlarıyla çok sayıda salon ve oda, imparatorluğun son yıllarının ince beğenisine tanıklık etmektedir.
Şale Köşkü, Cumhuriyet döneminde, kısa bir süre için lüks bir kumarhane olarak işletilmiş, daha sonraysa konukevi olarak aralarında İran Şahı Rıza Pehlevi, Suudi Arabistan Kralı Faysal, Ürdün Kralı Hüseyin, Endonezya Cumhurbaşkanı Sukarno, Etyopya Kralı Haile Selasiye, Fransa Cumhurbaşkanı De Gaulle gibi konuklara kapılarını açmıştır.
Günümüzde Yıldız Şale Köşkü, TBMM’ne bağlı Milli Saraylar bünyesinde bir müze-saray olarak ziyaretçilere açık tutulmakta, bahçesindeyse ulusal ya da uluslararası boyutta resepsiyonlar düzenlenmektedir.
Ziyaret Gün ve Saatleri: Pazartesi ve Perşembe günleri dışında her gün, 01 Ekim -28 Şubat tarihlerinde 09.30-16.00, 01 Mart-30 Eylül tarihlerinde 09.30-17.00 saatlerinde ziyarete açıktır.
Ücret: Tam: 4 YTL, Öğrenci: 1 YTL
YILDIZ SARAYI MÜZELERİ
Telefon:0212 258 30 80
Fax: 0212 258 30 85
İlçe: Beşiktaş
Adres: Barbaros Bulvarı Yıldız Parkı Beşiktaş
Yıldız Sarayı, Beşiktaş Yıldız Tepesi`nde Türk Osmanlı Saray mimarisinin en son örneğini oluşturan yapı gruplarındandır. Sarayın bulunduğu "Hazine-i Hassa"ya kayıtlı bu arazi Kanuni Sultan Süleyman döneminden beri padişahlar tarafından av sahası olarak kullanılmaktaydı. Bu araziye ilk kasrı yaptıran Sultan I. Ahmet`tir. (1603-1617) Sultan IV. Murat da (1617-1640) avlanmaya geldiği zaman bu kasırda istirahat ediyordu.
XVIII. yüzyıl sonunda, Sultan III. Selim (1789-1087) validesi Mihrişah Sultan için buraya başka bir kasır yaptırmış ve bu kasra "Yıldız" ismi verilmiştir. Sultan Selim sarayın iç bahçesinde Rokoko stilinde bir de çeşme yaptırmıştır. Sultan III. Selim`den sonra tahta çıkan Sultan II. Mahmut`da (1808-1839) Yıldız bahçesinde düzenlenen ok atışlarını ve güreş oyunlarını seyretmek için buraya gelirdi. Bu padişah, 1834-1835 yıllarında burada bir köşk yaptırarak etrafını da bir bahçeyle düzenletmişti.
1826`da Yeniçeri Ocağı`nı ortadan kaldıran Sultan II. Mahmut "Asakir-i Mansure-i Muhammediye" adıyla yeni kurulan ordunun Yıldız bahçesinde yaptığı talimleri bizzat buradan denetlerdi. Oğlu Sultan Abdülmecit (1839-1861) bu köşkleri yıktırarak, 1842 yılında daha güzel bir uslupta olan "Kasr-ı Dilküşa" isimli köşkü annesi Bezm-i Alem Sultan için yaptırmıştır. Genellikle yaz aylarında Yıldız Köşkü`ne oturmaya gelen Sultan Abdülaziz (1861-1876) ise, Balyan ailesi mimarlarına Büyük Mabeyn Köşkü`nü inşa ettirmiştir. Daha sonra da, dış bahçe denilen kısma Malta ve Çadır köşklerini, asıl saray kısmına ise Çit Kasrı`nı ekletmiştir. Sultan Abdülaziz`in tahttan indirilmesinden sonra Sultan V. Murat (1876), 92 gün süren saltanat günlerinde Yıldız Sarayı`nda oturmuştur.
Sultan Murat`ın akli rahatsızlığı nedeniyle tahtan indirilmesinden sonra, kardeşi Sultan II. Abdülhamid`in (1876-1909) 33 yıllık saltanat devri başlar. Sultan II. Abdülhamid; amcası Sultan Abdülaziz`in ve ağabeyi Sultan V. Murat`ın birbirini takip eden ikametlerine sahne olan Dolmabahçe Sarayı`nın deniz kıyısında bulunması ve bu sarayın denizden kuşatılması ihtimalini göz önünde bulundurarak, 7 Nisan 1877`de Yıldız`a taşınmıştır.
Saray asıl yapılaşmasına bu padişah döneminde başlamış ve buraya Yıldız Sarayı Hümayunu ismi verilmiştir. Sultan Abdülhamid zamanında, civardaki arazi de alınmış, şimdi Yıldız Parkı denilen, dış bahçe genişletilmiş ve büyük ölçüde imar çalışmalarına da girişilmiştir. Bu durumuyla saray, bahçeleriyle beraber 80 dönümlük bir araziye yayılmıştır. Saray, sultanlar ve şehzadeler tarafından ikametgâh olarak kullanılan ve resmi görevlilere tahsis olunan köşklerden başka, tiyatro, müze, kitaplık, eczane, hayvanat bahçesi, mescit, hamam, tamirhane, marangozhane, demirhane, kilithane gibi çeşitli binaları da kapsıyordu. Sarayın hemen dışında Birinci Ordu`ya bağlı hassa tümeninin askerleri bulunmaktaydı. Sultan II. Abdülhamid`den sonra yerine geçen, Sultan Mehmet Reşat (1909-1918), Hususi Daire denilen köşkün "Dört Mevsim Salonunda" ameliyat edilmiştir. 3 Temmuz 1918`de ölümünden sonra, Sultan VI. Mehmet Vahidettin (1918-1922) padişah olmuştur. Daha çok Dolmabahçe Sarayı`nda ikamet eden, Sultan Vahidettin zaman zaman Yıldız Sarayı`nı da kullanmıştır.
Uzun süre Harp Akademileri binası olarak kullanılan saray, 1978 yılında, Kültür Bakanlığı`na devredilmiş ve daha sonra Yıldız Sarayı Müdürlüğü`ne tahsis edilmiştir. Saray`da ilk müzeleştirme çalışmaları 1994 yılında gerçekleştirilebilmiştir. 6 Ocak 1994 tarihinde Saray Tiyatrosu ve yeniden düzenlenen Sahne Sanatları Müzesi, 8 Nisan 1994`de ise Yıldız Sarayı Müzesi ziyarete açılmıştır.
Yıldız Sarayı Müzesi:
Sarayın ihtiyacı olan mobilyalar Sultan II. Abdülhamid`in emri ile yaptırılmış olan marangozhane binasında bulunmaktadır. Marangozluğa çok meraklı olan ve kendi yaptığı bir çok el oyması eserle tanınan Sultan II. Abdülhamid marangozhaneye özel bir önem vermiştir.
Müzede sergilenen eserler genellikle saraya aittir. Sergilemede Sultan II. Abdülhamid`in kişisel eşyaları, kendisine armağan edilen eser niteliğindeki objelerden başka müzenin eski marangozhanede olmasından dolayı ahşap eserlere ve Yıldız Porselen Fabrikası ürünlerine de yer verilmiştir.
Yıldız Sarayı Tiyatrosu ve Sahne Sanatları Müzesi:
Müzeleştirilen ikinci bina, günümüze ulaşabilen tek Saray Tiyatrosu`dur. Sultan II. Abdülhamid tarafından 1889 yılında yaptırılmıştır. Restorasyon çalışmaları tamamlanan bu yapı, bitişiğinde bulunan Gedikli Cariyeler binasıyla birlikte Tiyatro ve Sahne Sanatları Müzesi olarak düzenlenerek ziyarete açılmıştır. Tiyatro Müzesi`nin bir bölümünde de kullanıldığı devre ait orijinal kostümlerin sergilendiği bir seksiyon oluşturulmuştur. Sahne Sanatları Müzesi`nde ise, halen geleneksel ve batı etkisinde gelişen tiyatro tarihine ait ve arşiv değeri taşıyan belgeler ile ünlü sanatçılara ait bazı kişisel eşyalar sergilenmektedir. Böylece, çekirdeği oluşturan müzeler devredilecek ve satın alınacak yeni eserler ile daha da zenginleşecektir.
Ziyaret Gün ve Saatleri: Pazartesi dışında her gün 10.00-16.00 saatlerinde ziyarete açıktır.
Giriş Ücreti: Tam: 2 YTL. indirimli: 1.5 YTL. Öğrenci: Ücretsiz
KÜÇÜKSU KASRI
Telefon:0216 332 33 03
Fax: 0216 332 33 03
İlçe: Beykoz
Adres: Anadolu Hisarı, Beykoz
Küçüksu Kasrı’nın bulunduğu Boğaziçi’nin bu şirin yöresinde, yerleşim tarihi Bizans Dönemine dek inmektedir. Osmanlılar Döneminde de ilgi çeken ve “Kandil Bahçesi” adıyla padişahın has bahçelerinden biri olarak kullanılan Küçüksu ve çevresini IV. Murad’ın (1623-1640) çok sevdiği ve buraya “Gümüş Selvi” adını verdiği bilinmektedir.
17. yüzyıldan başlayarak çeşitli kaynaklarda “Bağçe-i Göksu” adıyla geçen yörede, özellikle 18. yüzyıldan başlayarak yoğun bir yapılaşma izlenmektedir. Sultan I. Mahmud Döneminde (1730-1754) Divittar Mehmed Paşa, padişah için bu Hasbahçe’nin deniz kıyısına iki katlı ahşap bir saray yaptırmış, bu yapı III. Selim (1789-1807) ve II. Mahmud (1808-1839) dönemlerinde de onarılarak kullanılmıştır.
Sultan Abdülmecid Dönemi (1839-1861), özellikle saray ve kasır mimarlığında batılı biçimlerin tercih edildiği yıllardır. Abdülmecid, Dolmabahçe ve Ihlamur yapılarında uygulattığı yenilikleri, Küçüksu Kasrı’nda da uygulatmış, eski ve ahşap yapıyı yıktırarak yerine bugünkü kasrı yaptırmıştır.
1857`de hizmete giren yeni Küçüksu Kasrı’nın mimarı Nikogos Balyan’dır. Bodrumuyla birlikte üç katlı olan kasır, 15x27 m.lik bir alan üzerine yığma tekniğiyle ve kargir olarak yapılmıştır. Bodrum katı kiler, mutfak ve hizmetçilere ayrılmış, diğer katlarsa bir orta mekâna açılan dört oda biçiminde düzenlenmiştir. Bu özelliğiyle geleneksel Türk evi plan tipini yansıtan yapı, genellikle dinlenme ve av amaçlı olarak kullanılan bir “biniş kasrı” niteliğindedir. Devlete ait diğer saray yapılarının tersine yüksek duvarlarla değil, dört yönde kapısı olan ve döküm tekniğiyle yapılmış zarif demir parmaklıklarla çevrilidir. Abdülaziz Döneminde (1861-1876) cephe süslemeleri elden geçirilen yapı, zaman zaman çeşitli onarımlar görerek günümüze ulaşmış, ancak bu arada eski saraydan kalan ve çeşitli işlevlerdeki ek yapılarını yitirmiştir.
Kabartmalarla süslü ve hareketli deniz cephesinde, bu cepheye yaslanmış şadırvanlı küçük havuzunda, merdivenlerinde çeşitli batılı süsleme motifleri kullanılmıştır. Oda ve salonlar değerli sanat eserleriyle döşenmiş, bu iş için Viyana Operası dekoratörü Sechan görevlendirilmiştir. Alçı kabartma ve kalem işi süslemeli tavanları, bir şömine müzesini andıran birbirinden farklı renk ve biçimde, değerli İtalyan mermerleriyle yapılmış şömineleri, her bir odada ayrı süslemeli ve ince işçilikli parkeleri, çeşitli Avrupa üsluplarındaki mobilyaları, halı ve tablolarıyla eşsiz bir sanat müzesi niteliğindeki Küçüksu Kasrı, Cumhuriyet Döneminde de bir süre devlet konukevi olarak kullanılmış ve günümüzde bir müze-saray işlevi kazanmıştır.
1994 yılında kapsamlı ve çağdaş bir restorasyon gören Küçüksu Kasrı, halkın ziyaretine açık tutulmaktadır.Hemen yanıbaşındaki iskele, çeşme meydanı ve özgün bahçe tarihsel ve eskiden olduğu gibi halkın eğlenip dinlenebildiği bir mesire kimliğine kavuşmuştur.
Ziyaret Gün ve Saatleri: Pazartesi, Perşembe günleri dışında her gün, 01 Ekim-28 Şubat tarihlerinde 09.30-16.00, 01 Mart-30 Eylül tarihlerinde 09.30-17.00 saatlerinde ziyarete açıktır.
Ücret: Tam: 4 YTL (Cuma, C.tesi ve Pazar günleri 2 YTL), Öğrenci: 1 YTL
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)